Osmanlılar, Kuruluş Dönemi’nde Fırat’tan Tuna’ya kadar Anadolu ve Balkan topraklarını fethederek buraları hâkimiyeti altında birleştirmiştir.
İstanbul’un Fethi’nden sonra Osmanlı Devleti artık bir kıta yani kara gücü hâline gelmiştir. Özellikle XVI. yüzyıldaki yoğun askerî ve siyasi faaliyetleriyle Osmanlılar, cihanşümul anlayışa sahip devletlerden biri olmuştur.

Aynı dönemlerde Avrupa’da Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu, Habsburgların iktidarında en geniş sınırlarına ulaşmıştır. Şarlken; XVI. yüzyılda imparatorluğun başına geçtiğinde İtalya’nın büyük bir kısmı ile İspanya, Belçika, Hollanda, Almanya ve Avusturya’ya hâkim olmuştur. Avrupa’daki tüm Hristiyanları imparatorluk çatısında birleştirmeyi amaçlayan Şarlken, Osmanlıların Avrupa’daki ilerleyişini durdurma ve Macaristan yönünde genişleme politikası izlemiştir.
Avrupa’da meydana gelen Yüzyıl Savaşları’ndan (1337-1453) sonra Valois (Valua) Hanedanlığı idaresinde feodal yapısından sıyrılan Fransa’da monarşi güç kazanmıştır. Fransa artık Avrupa’nın kuvvetli devletlerinden biri olarak Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu’na rakip olmuştur.
Memlûklular, XIII. yüzyıl sonunda Türk asıllı emirler tarafından Mısır’da kurularak Filistin, Suriye ve Hicaz’a hâkim olmuştur. Memlûkluların, tarihî ticaret yollarını kontrol etmesi ve aynı zamanda kutsal yerlerle birlikte halifeyi himayesi altında bulundurması diğer Müslüman devletlere göre ön plana çıkmasını sağlamıştır.

XVI. yüzyılın başında İran’da ortaya çıkan Safevi Devleti, sınırlarını Anadolu’ya doğru genişletmek isteyince hem Osmanlıların hem de Memlûkluların hâkimiyetini ve gücünü tehdit etmeye başlamıştır. Safeviler, özellikle bölgedeki Türkmen aşiretleri üzerinde etki oluşturarak Doğu Anadolu’yu hâkimiyeti altına almak istemiştir.
İlk Yorumu Siz Yapın