Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sürecinde Türkler, Anadolu’da Bizans ve Haçlılar ile mücadele ederken doğuda da Moğol tehlikesi belirmiştir.
Anadolu’nun Moğol işgaline uğraması ihtimaline karşı bazı tedbirler alan I. Alâeddin Keykubad; Konya, Kayseri ve Sivas gibi şehirlerin surlarını ve sınır kalelerini yeniden inşa ettirmiştir. Ayrıca I. Alâeddin Keykubad, Abbasi halifesinin Moğol tehlikesine karşı yardım isteğini geri çevirmemiş ve Bağdat’a 5 000 kişilik bir kuvvet göndermiştir.

Sultan I. Alâeddin Keykubad, Moğolların dünya için büyük bir tehlike olduğunu ve onların durdurulması için herkesin birlikte mücadele etmesi gerektiğini düşünmüştür. Bu amaçla Harzemşahlara ittifak teklif etmiştir. Buna karşın Anadolu ve Suriye sınırlarına gelen ve buralara yerleşmek isteyen Celâleddin Harzemşah, Eyyûbilerin elindeki Ahlât’ı kuşatmıştır. Bu kuşatmayı Anadolu için bir tehdit olarak algılayan Sultan I. Alâeddin Keykubad harekete geçmiş ve iki ordu Erzincan yakınlarındaki Yassıçemen’de karşı karşıya gelmiştir. Bu savaşı Türkiye Selçukluları kazanmış ve Harzemşahlar yıkılma sürecine girmiştir. Moğollara karşı savaşı geciktiren bir siyaset takip eden Alâeddin Keykubad, Moğolların Anadolu’ya girmelerini engellemeye çalışmıştır.

Moğol İstilası’nın önünden kaçarak Anadolu’ya gelen Oğuzların artık kontrol altında tutulamaması toplumsal dengeyi bozmuştur. Bu durum, Anadolu’da geniş bir alana yayılan Bâbailer Ayaklanması’na neden olmuştur. Yesevîlik tarikatına bağlı olan ve inançlarını Anadolu’da yaymaya çalışan Baba İlyas, Türkiye Selçuklu Devleti tarihindeki en büyük isyan hareketine öncülük etmiştir.
Baba İlyas’ın ölümünden sonra onun müritlerinden olan Baba İshak, büyük bir Türkmen zümresini etrafında toplamış ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in dine aykırı hareket ettiğini bahane ederek onun aleyhinde propagandaya başlamıştır. Bu propagandalar sonucunda Anadolu’nun doğusunda başlayan isyan, kısa sürede geniş bir bölgeye yayılmıştır.
İsyancılar üzerine gönderilen Türkiye Selçuklu ordusu, Sivas’ı isyancılara bırakmak zorunda kalmıştır. Ardından Amasya ve Kayseri’yi de ele geçiren isyancılar, başkent Konya’yı tehdit etmeye başlamıştır. Bunun üzerine Sultan II. Gıyâseddin Keyhüsrev başkenti terk etmiştir. Bu sırada Baba İlyas’ın yakalanarak Amasya Kalesi’nde idam edilmesi, isyanın daha da büyümesine neden olmuştur. Türkiye Selçuklu ordusunun tekrar toparlanarak isyancılar üzerine büyük bir sefer düzenlenmesi ile isyan ancak bastırılabilmiştir. Türkiye Selçuklu Devleti’ni güçsüz duruma düşüren Bâbailer Ayaklanması sonucu, devlet yönetimi zayıflamış ve bu zafiyet Moğollara, Anadolu’nun istilası yolunda umut vermiştir.
Uluğ Keykubad
Alâeddin Keykubad, Selçuklu sultanları arasında çok mümtaz bir mevkiye sahiptir. Devrinde Türkiye çok mamur ve müreffeh olmuş ve ileri bir medeniyet seviyesine erişmiştir. Zamanında Moğollar dünyayı alt üst etmeye başladıkları için bu ileri görüşlü Sultan birçok şehri muhteşem surlarla kalelerle teçhiz ederek müdafaaya hazırlamıştır. Ayrıca cami, medrese, kervansaray ve hastane gibi unutulmaz eserler bırakmıştır. Bu sebeple de Sultan halk arasında “Uluğ Keykubad” adıyla anılmıştır.

Ölümü ise trajik olmuştur. 1237’de Diyarbakır Seferi’ne çıkmaya hazırlanan I. Alâeddin Keykubad, sefer öncesi büyük bir ziyafet tertip ettirmiştir. Ancak bu yemekte Çaşnigir Nusreddin Ali’nin sunduğu kızarmış kuş etini yedikten sonra rahatsızlanan Sultan’ın durumu geceleyin daha da ağırlaşmış ve 30-31 Mayıs 1237’de vefat etmiştir. Selçuknâme’de, Şehzade Gıyaseddin Keyhüsrev ve Vezir Sadettin Köpek tarafından, sultanın zehirlenerek öldürüldüğü yönünde bilgi verilmektedir (Uyumaz, 2016, s.127; Turan, 1999, s.298-299’dan düzenlenmiştir).
İlk Yorumu Siz Yapın